Mine Ataman yazısında, “Türkiye’nin Sudan’da 5 milyon dönümlük araziyi 99 yıllığına kiraladığını 2021 yılı kurak yazında duyurdu. Gıda Tarım ve Ormancılık Bakanlığı ile Sudan’ın ilgili bakanlığı arasındaki sözleşmenin tarihi oldukça eski 3 Mayıs 2012.
Çalışmaları yürütecek şirket 2018’de 13 milyon 300 TL sermaye ile kuruldu, şu anda 22 milyon TL’si var. Koordinasyonu yapan Tigem, Sudan’a ekipler gönderip toprak örnekleri aldırıyor.
Ofis kuruluyor, arazi bakılıyor, üretim planı yapılıyor. Aslında amaç bölgede mihmandarlık yaparak özel sektöre kiralama yapmak.
Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, Sudan’daki projeyi takip ediyor. Türkiye’de kurulan şirketin yönetim kurulunda 3 kişi var. Şirket’in Sudanlı yetkilisine toplamda 32 bin TL ödendi.
Yönetim kurulu üyelerine 2018’de 3 bin TL ile başlayan ödeme takvimi en son 2022 yılında 7 bin TL ile bitti. Proje ile ilgili seyahatleri Sudan karşılıyor, sadece Tigem’den giden çalışanlara harcırah ödeniyor.
Sudan’daki iç çatışmalar, istikrarsızlık, güvenlik sorunları, demokrasi olmayışı derken orada yapılan tüm çalışmalar her darbe ve hükümet değişikliği ile sekteye uğradı.
Sudanlı yetkililer sürekli farklı yer gösterdiler, ilk gösterdikleri ve etüd edilen verimli toprakları sonradan Ürdün’e verildi, şu anda yemyeşil. Giden ekipler çatışmaların arasında kaldı. Türkiye defalarca vazgeçmek istedi, Sudan hükümeti sürecin devam etmesi için ısrar etti. İkili ilişki gereği süreç uzatıldı.
Sudan’da tarım hayali bitti ama dedikodusu bitmek bilmiyor. Sudan’da olmasa da Türkiye mutlaka sınır dışı tarımsal yatırımları gündeminde tutmalı. Nüfus artışı, iklim krizi, enerji talebi, tarıma elverişli arazi ve su kaynaklarının tükenmesi gelişmiş ülkeleri sınır dışı tarımsal yatırımlara ve arazi kiralamaya itiyor. Dünyada kişi başı toprak büyüklüğü 0,20 hektar iken Avrupa Birliği vatandaşları yılda 1,3 hektarlık toprak ve tarımsal ürün tüketiyor” ifadelerini kullandı.